selamlar ben geldim çok bekletim kusura bakmayın ::)
Doğanın İntikamı
İklim değişikliğinin hayatımızı nasıl etkilediği ve etkileyeceğinden daha önce bahsetmiştik. Bu değişikliklerden biri istenmeyen göçler. Asya Kalkınma Bankası’nın uyarılarına göre iklim değişikliği 2010-2011 yıllarında doğal afetlerden dolayı 42 milyon insanın evlerini terkettiği Asya’da toplu göçe neden olacak. Özellikle Pakistan ve Çin’de meydana gelen ve 30 milyon insanın yaşadıkları bölgeyi terketmesine neden olan seller iklim değişikliğinin hayatımızı nasıl etkileyebileceğinin iyi bir örneği. Kalkınma Bankası'nın bu konuda hazırladığı rapor, hükümetlere iklim kalkınma stratejileri ve bu sürece uyum önerileri ile iklim değişikliğinin artan göç hareketleri üzerindeki etkisini nasıl azaltacaklarına dair tavsiyeler sunuyor. Rapora göre iklim değişikliklerine karşı en savunmasız ülkeler arasında Asya-Pasifik bölgesinde yoğunlaşan Bangladeş, Hindistan, Nepal, Filipinler, Afganistan ve Myanmar geliyor.
Dünyanın en fazla göç yaşayan ülkeleri ise Çin, Hindistan ve Filipinler. Tahminlere göre bu ülkeler sırasıyla 35 milyon, 20 milyon ve 7 milyon göçmen veriyor. Tabii iklim değişikliği gibi bir sorunu kullanarak bazı hazırlıklar yapmak ve bu sayede hayat kalitesini biraz olsun geliştirmek mümkün. Örneğin, yaşam kalitesini arttırmak için kalkınma sürecini iyileştirmek, uzun vadeli çevre değişikliğine uyum sağlayacak kalkınma projeleri hazırlamak, afet riski yönetimini modernleştirmek, sosyal güvenliğe yatırım yapmak ve işgücünü ihtiyaç bölgelerine yönlendirmek mümkün.
Bu yönde yapılan çalışmalardan biri altında Türkiye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın koordinasyonunu üstlendiği ve geçen yıl Mayıs ayında başlatılan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı çerçevesinde Sağlık Bakanlığı, ilgili kuruluşların da katılımıyla aşırı hava olaylarının insan sağlığı üzerindeki etkilerini belirlemek için harekete geçti. Bu alanda yapılan ve 2020 yılına kadar sürecek olan çalışmalar, sıcak dalgaları, kasırgalar, seller ve kuraklık gibi aşırı hava olaylarının, mevcut ve geleceğe dair iklim projeksiyonlarına dayanarak insan sağlığı üzerindeki etkilerini ve risklerini değerlendirecek. Buna göre, aşırı hava olaylarının insan sağlığı üzerindeki etkilerinin azaltılması için erken uyarı sistemleri kurularak yaygınlaştırılacak ve acil durum uyarıları yapılacak.
Valilikler, Sağlık Bakanlığı ve üniversitelerin işbirliği ile üretilecek olan çalışma bulaşıcı hastalık ve sağlık risklerinin iklim değişikliği ile aralarındaki bağın araştırılarak önlemlerin belirlenmesini sağlaycak. Bulaşıcı hastalıklar ve iklim değişikliği arasındaki mevcut ve gelecekteki ilişki araştırılarak takibe alınacak, halk sağlığı açısından riskli bölgeler ve buralarda alınacak tedbirler belirlenecek. İklim değişikliğine bağlı risk haritalarından yararlanarak bölgesel tropikal hastalıklar için tanı laboratuvarları oluşturacak çalışmaya yerel yönetimler de destek verecek. Bu sayede ulusal sağlık sistemindeki iklim değişikliği kaynaklı riskler ile mücadele kapasitesi geliştirilecek ve riskli bölgelerde acil müdahale eylem planlarının oluşturulacak.
Sadece yurt içinde değil yurt dışında da iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerine etkileri konusunda çalışan uluslararası kuruluşlar ve ülkelerle işbirliği yapılacak. İklim değişikliğinden etkilenen ve etkilenmesi beklenen tüm halkın olası bulaşıcı hastalıklar ve aşırı hava olayları esnasında yapmaları gerekenleri anlatan kılavuzlar hazırlanacak, yaygınlaştırılacak ve periyodik eğitimler verilecek. “İklim Değişikliği Uyum Programı” adı altında tüm ülkeye duyurulacak olan çalışma kapsamında koruyucu sağlık hizmetleri, aile sağlığı sistemi çalışanlarına yönelik iklim değişikliğine bağlı sağlık riskleri konusunda kapasite geliştirme faaliyetleri gerçekleştirecek.
İklim değişikliğinin yakından etkilendiği noktalardan biri Karadeniz. Küresel ısınmanın etkisi ile Karadeniz gölleri Akdeniz'den gelen tuzlu su yüzünden deniz karakteristiği edinmeye başladı. Bunun yanında, Karadeniz'deki balık türlerinin yaklaşık yüzde atmış (60%)'ının Akdeniz orijinli balıklardan oluşması ilk defa tespit edildi. Akdeniz orijinli 5 kaya balığı türünün daha önce Karadeniz bölgesinde yaşadığı bilinmiyordu. İklim değişikliğine bağlı olarak Karadeniz'in sıcaklığının artması ve dolayısı ile Akdeniz flora ve faunasının Karadeniz'e geçişinde de artış olması bekleniyor. Bu noktada unutmamak gerek ki Karadeniz'in ekosisteminde gerçekleşen değişiklikler mevcut oturmuş sisteme dışarıdan yapılan olumsuz müdahale yüzündendir. Özellikle tuzluluk ve sıcaklıkta görülen ciddi artış yüzünden Marmara'ya kadar ulaşan Kızıldeniz orijinli türler Karadeniz'e geçerek yerleşik popülasyon oluşturabilir. Bu da yerleşik doğal Karadeniz balıkları ile rekabete ve dolayısı ile Karadeniz'e özgü bazı türlerde azalmaya neden olabilir.
Geçtiğimiz yıl aşırı soğukların Avrupa başta olmak üzere tüm dünyayı dondurduğunu gördük. Bu yetmezmiş gibi önümüzdeki 15 yılın güneş faaliyeti nedeniyle daha da soğuk geçmesi ve küresel ısınmanın yerini artık “mini buzul çağı”nın alması bekleniyor. Daha yakından bakacak olursak, İngiltere’de yapılan bir araştırma çerçevesinde 30 bin ayrı meteoroloji ölçüm istasyonundan toplanan bilgilerden, dünyadaki hava sıcaklıklarının yükselmesinin 1998 yılında durduğu bulgusuna ulaşıldı. Veriler, önümüzdeki 15 yılın normalinden çok daha yavaş meydana gelen güneş faaliyeti nedeniyle daha da soğuk geçeceğini ortaya koyuyor. Bu yavaşlama, güneş üzerindeki lekelerin ve kutuplara yakın bölgelerdeki faaliyetlerin azalmasından da gözlemlenebiliyor.
Türkiye ve Avrupa’dan daha uzak bir noktaya bakacak olursak, dünyanın en hızlı büyüyen güçlerinden biri olan Çin'in orta kesimindeki Hubey eyaletinin Şıyen şehrinde şiddetli kuraklık nedeniyle yaklaşık 80 bin kişi içme suyu sıkıntısı çekiyor. Bu yetmezmiş gibi kuraklık sebebiyle geleceği tehlike altında olan tarım alanları ve depoladıkları su miktarı gittikçe azalan bölge barajları halkın gittikçe endişelenmesine neden oluyor.
İklim uzmanları uyarıyor: Sel felekatleri, kuraklık ve sıcak hava dalgası gibi aşırı hava koşulları, yakın gelecekte daha da artacak. Dünya nüfusunun üçte ikisi su kenarında yaşadığı için, küresel ısınmanın yol açacağı okyanuslardaki su seviyesinin yükselmesi, kıyı kentlerini doğrudan tehdit ediyor. Adamızın bu değişiklikten nasibini alacağı kesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder