20 Aralık 2014 Cumartesi
hava kirliliği nasıl önlenir?
Özellikle sanayi merkezleri ve büyük yerleşim alanları üzerinde daha çok hissedilen hava kirliliğinin azaltılması amacıyla birtakım önlemlerin alınması gerekir.Bunlardan bazılarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
-Sanayi ve iş merkezlerinin mümkün olduğu kadar yerleşim merkezleri dışına alınması
-Kişisel vasıta kullanımı yerine toplu taşımacılığın yaygınlaştırılması ve elektrikli taşıma araçlarının geliştirilmesi ve kullanımının artırılması
-Konutlarda yakıt yakma tekniklerinin geliştirilmesi ve özellikle sanayi alanlarındaki bacalara, hava filtrelerinin takılması ayrıca yakıt olarak doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması
-Şehir merkezlerindeki yoğun trafiğin çevre yollara aktarılması
-Ağaçlandırma çalışmalarının artırılması, özellikle hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde yeşil alanların arttırılması
-Şehir yerleşim planlarında meteorolojik faktörlerin özellikle rüzgar durumunun göz önünde bulundurulması
-Halkın, hava kirliliği konusunda bilinçlendirilmesi için ilköğretimden başlamak üzere tüm okullarda ve sivil toplum örgütlerince bu amaca yönelik eğitim programlarının hazırlanması.
-Sanayi ve iş merkezlerinin mümkün olduğu kadar yerleşim merkezleri dışına alınması
-Kişisel vasıta kullanımı yerine toplu taşımacılığın yaygınlaştırılması ve elektrikli taşıma araçlarının geliştirilmesi ve kullanımının artırılması
-Konutlarda yakıt yakma tekniklerinin geliştirilmesi ve özellikle sanayi alanlarındaki bacalara, hava filtrelerinin takılması ayrıca yakıt olarak doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması
-Şehir merkezlerindeki yoğun trafiğin çevre yollara aktarılması
-Ağaçlandırma çalışmalarının artırılması, özellikle hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde yeşil alanların arttırılması
-Şehir yerleşim planlarında meteorolojik faktörlerin özellikle rüzgar durumunun göz önünde bulundurulması
-Halkın, hava kirliliği konusunda bilinçlendirilmesi için ilköğretimden başlamak üzere tüm okullarda ve sivil toplum örgütlerince bu amaca yönelik eğitim programlarının hazırlanması.
hava kirliliğinin sonuçları nelerdir?
Hava Kirliliğinin Sonuçları
• Asit yağmrlarının oluşması (Bulutlardan yere inen yağmur havada asılı halde duran kirleticileri bünyesinde tutarak yere indirir.havada bulunan asit içerikli gaz kirleticiler sonucu yağmur asidik özelliği artar ve doğal bitki örtüsü,tarımsal üretim,çayırlar üzerinde tahrip edici etki yapar )
• Göz, saç, deri üzerinde olumsuz etkiler.
• Solunum yetersizliği, astım, bronşit, halsizlik, iştahsızlık, en tehlikelisi kanser gibi rahatsızlıkların ortaya çıkması
• Et, süt ve yumurtasından yaralandığımız hayvanların kirlenmeden etkilenmesi onların ürünlerini yiyerek beslenen insanlara dolaylı olarak yönelmektedi
• Orman ölümleri
• Binaların dış cephelerinin kararmasına ve aşınmasına neden olur
• Asit yağmrlarının oluşması (Bulutlardan yere inen yağmur havada asılı halde duran kirleticileri bünyesinde tutarak yere indirir.havada bulunan asit içerikli gaz kirleticiler sonucu yağmur asidik özelliği artar ve doğal bitki örtüsü,tarımsal üretim,çayırlar üzerinde tahrip edici etki yapar )
• Göz, saç, deri üzerinde olumsuz etkiler.
• Solunum yetersizliği, astım, bronşit, halsizlik, iştahsızlık, en tehlikelisi kanser gibi rahatsızlıkların ortaya çıkması
• Et, süt ve yumurtasından yaralandığımız hayvanların kirlenmeden etkilenmesi onların ürünlerini yiyerek beslenen insanlara dolaylı olarak yönelmektedi
• Orman ölümleri
• Binaların dış cephelerinin kararmasına ve aşınmasına neden olur
19 Aralık 2014 Cuma
soru?
arkadaşlar doğayı neden kirletiyoruz niçin buna zorunlu kalıyoruz?
NOT:cevaplar yorumlara yorum atamayanlar Google play hesabı olması gerek
NOT:cevaplar yorumlara yorum atamayanlar Google play hesabı olması gerek
18 Aralık 2014 Perşembe
AĞAÇLARIN ÖNEMİ :)
Tek gövdesi bulunan, beslenmeyi ana ve yan köklerden alan en az 4-5 m boyundaki odunsu bitkilere "Ağaç" denir. Bu Ağaçların oluşturduğu bitki topluluğunada "Orman" denir. Ağaçların, Ormanların yani yeşil bitkilerin önemini kavratmak için her yıl 21-26 Mart arası Orman Haftası olarak kutlanır.
2. Seli engellerler,
3. Havayı temizlerler,
4. İklimi düzenlerler,
5. Kağıt, defter, kitap, kalem, ahşap masa ve sandalyeler, dolaplar, diğer ahşap ürünler, odun, odun kömürü, sanayi gereksinimleri, ilaç yapımı, kibrit ve bunlar gibi birçok gereksinimizi karşılarlar,
6. Hayvanlara yuva olurlar,
7. Hayvanların gizlenmelerini sağlarlar,
8. Zeytin, fındık, ceviz ve badem ağaçlan ile elma, portakal, şeftali, muz gibi besinler sağlarlar,
9. Tarçın, karanfil, küçükhindistancevizi gibi bazı baharatlar bizlere sağlarlar,
10. Rüzgarların etkisini yavaşlatırlar,
11. Arap zamkı, kehribar gibi çeşitli zamk ve reçineler; kauçuk; özellikle meşe ve akasya ağaçlannın kabuğundan elde edilen ve derilerin işlenmesinde kullanılan tanen; kafur ve okaliptüs gibi hoş kokulu uçucu yağlar; zeytinyağı ve tong yağı gibi bitkisel sıvı yağlar; boya, vernik ve cilalann inceltilmesin-de kullanılan terebentin yağı; özellikle mantar meşesinin kabuğundan elde edilen şişe mantarları; karnauba gibi bitkisel mumlar; akçaağaç ve palmiyeden elde edilen şekerler; kinin ve kaskara gibi ilaçlar; daha çok can yeleklerinin, şilte ve yastıklann doldurulmasında kullanılan kapok (Cava pamuğu) gibi bitkisel lifleri bizlerin kullanımına sunarlar.
Ağaçların önemi
1. Erozyonu engellerler,2. Seli engellerler,
3. Havayı temizlerler,
4. İklimi düzenlerler,
5. Kağıt, defter, kitap, kalem, ahşap masa ve sandalyeler, dolaplar, diğer ahşap ürünler, odun, odun kömürü, sanayi gereksinimleri, ilaç yapımı, kibrit ve bunlar gibi birçok gereksinimizi karşılarlar,
6. Hayvanlara yuva olurlar,
7. Hayvanların gizlenmelerini sağlarlar,
8. Zeytin, fındık, ceviz ve badem ağaçlan ile elma, portakal, şeftali, muz gibi besinler sağlarlar,
9. Tarçın, karanfil, küçükhindistancevizi gibi bazı baharatlar bizlere sağlarlar,
10. Rüzgarların etkisini yavaşlatırlar,
11. Arap zamkı, kehribar gibi çeşitli zamk ve reçineler; kauçuk; özellikle meşe ve akasya ağaçlannın kabuğundan elde edilen ve derilerin işlenmesinde kullanılan tanen; kafur ve okaliptüs gibi hoş kokulu uçucu yağlar; zeytinyağı ve tong yağı gibi bitkisel sıvı yağlar; boya, vernik ve cilalann inceltilmesin-de kullanılan terebentin yağı; özellikle mantar meşesinin kabuğundan elde edilen şişe mantarları; karnauba gibi bitkisel mumlar; akçaağaç ve palmiyeden elde edilen şekerler; kinin ve kaskara gibi ilaçlar; daha çok can yeleklerinin, şilte ve yastıklann doldurulmasında kullanılan kapok (Cava pamuğu) gibi bitkisel lifleri bizlerin kullanımına sunarlar.
Ağaçlara verilen zararlar
Ormanları hasara uğratmak ayrıca kanunen suçtur. Kanunlarımıza göre ormanları hasara uğratanlara ağır hapis cezalarına çarptırılır. orman suçları bağışlanamaz suçlardır.önemli bilgi!
Kanserojen madde içeren bileklikler İngiltere’de pek ok dükkândan kaldırıldı. Bilekliklerde genellikle esnekliklerini artırmak için plastiklere eklenen kanserojen madde ftalat’ın yüzde 40 oranında bulunduğu açıklandı.
Farklı renklerdeki örgü bileklik furyası oldukça popülerleşti. İngiltere’deki Birmingham Makale Merkezi, bu plastiklerde iki yasaklı ftalat bulunduğunu açıkladı. Merkez, bilekliklerin tenle temas etmesinin sakıncalı olduğunu söyledi.
Farklı renklerdeki örgü bileklik furyası oldukça popülerleşti. İngiltere’deki Birmingham Makale Merkezi, bu plastiklerde iki yasaklı ftalat bulunduğunu açıkladı. Merkez, bilekliklerin tenle temas etmesinin sakıncalı olduğunu söyledi.
17 Aralık 2014 Çarşamba
Doğal Çevrenin İnsanlar Tarafından Yanlış Kullanılması Sonucu Doğada Meydana Gelen Değişimler
Doğal Çevrenin Yanlış Kullanılması İle Birlikte Meydana Gelen Değişimler bütün canlıların hayatını tehlike altına alarak yaşamın olmadığı bir dünyanın oluşmasına sebep olur.
Çevremiz insanların yaşadığı her alan yer olmaktadır. Doğal çevre olup hayatımızın her insanın koruyup kollaması gereken doğru bir şekilde kullanmaları gereklidir. Canlılar yaşamlarını devam ettirmek için ihtiyaç duyarlar kendilerini fiziki, sosyal, ekonomik, kültürel çevreye ayırmaktadır. Çevre içersinde canlıların sahip olduğu düzenli bir hayatı olmaktadır doğru şekilde kullanılırsa sorunlar gözle görülmez.
Çevrenin yanlış kullanımı ile birlikte ekosistemi olumsuz yönde etkilemektedir. Çevre canlıları etkileyen en önemli dış etkilerden birisi olup olumsuz durumda tüm canlı varlıklara zarar verir. Hava, su, toprak, ses kirlilikleri olarak dünyaya yayılmıştır. Dünya üzerinde canlıların dengesinin bozulmasına sebep olarak yaşamaz hale gelebilir. Hastalıklar artar canlıların nesli tükenerek doğanın düzeni bozulmuş olacaktır.
Dünya üzerinde alınacak her önlem canlıların yaşamı için değer taşımaktadır. Günümüzde temizlik yapılmasaydı eğer dünya yaşanmaz bir alan olacaktı.
Çevremiz insanların yaşadığı her alan yer olmaktadır. Doğal çevre olup hayatımızın her insanın koruyup kollaması gereken doğru bir şekilde kullanmaları gereklidir. Canlılar yaşamlarını devam ettirmek için ihtiyaç duyarlar kendilerini fiziki, sosyal, ekonomik, kültürel çevreye ayırmaktadır. Çevre içersinde canlıların sahip olduğu düzenli bir hayatı olmaktadır doğru şekilde kullanılırsa sorunlar gözle görülmez.
Çevrenin yanlış kullanımı ile birlikte ekosistemi olumsuz yönde etkilemektedir. Çevre canlıları etkileyen en önemli dış etkilerden birisi olup olumsuz durumda tüm canlı varlıklara zarar verir. Hava, su, toprak, ses kirlilikleri olarak dünyaya yayılmıştır. Dünya üzerinde canlıların dengesinin bozulmasına sebep olarak yaşamaz hale gelebilir. Hastalıklar artar canlıların nesli tükenerek doğanın düzeni bozulmuş olacaktır.
Dünya üzerinde alınacak her önlem canlıların yaşamı için değer taşımaktadır. Günümüzde temizlik yapılmasaydı eğer dünya yaşanmaz bir alan olacaktı.
doğal çevreye verdiği zarar |
hayvanları nasıl koruyabiliriz?
Hayvanları Nasıl Koruyabiliriz?
-Hayvanlara eziyet etmeyelim, edilmesine göz yummayalım.
-Kar yağdığında birçok hayvan yemek bulmakta, barınmakta zorlanır,
elimizden geleni yapalım.
-Hayvanları korkutmayalım, ürkütmeyelim. Sokakta yaşayan hayvanlar çok kötü
durumlarla karşılaştığından zaten çok ürkek oluyorlar.
-Avlanma mevsimi dışında lütfen hayvanları avlamayalım.
-Yazların kavurucu sıcağında hepimiz evimizin, apartmanın girişine su koysak susuz kalmazlar.
bunlara uymaya caba gösterin hatta başkalarından sinirinizi çıkarmayın bir kuş,balık,köpek,kedi,hamster,tavşan,kaplumbağa,kurbağa gibi hayvanlar alabilirsiniz
hayvanlara karşı sorumluluklarımız nelerdir?
Hayvanlara Karşı Görevlerimiz, Hayvanlara Karşı Sorumluluklarımız Nelerdir
Bu dünya sadece biz insanlara ait değildir, bizler bu dünyayı diğer canlılarla özelliklede hayvanlarla paylaşıyoruz. Onlar sorunlarını dile getiremiyor, konuşamıyor olsa da dünyada pek çok hayvan açlıktan ya da bakımsızlıktan yok oluyor. Bu nedenle biz insanların onlara karşı birtakım sorumluluklarımız bulunuyor.
Hayvanlara karşı en büyük görevimiz onları korumak ve onlara kötü davranmamak. Onlar doğal şartlarda yaşamlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Ancak bazen iklim koşulları bazen de doğal çevrenin tahrip olması sebebiyle bu doğal ortamlarında ihtiyaç duydukları şeylere ulaşamıyorlar. İşte bizim hayvanlara karşı sorumluluğumuz burada başlıyor. Onların doğal ortamlarını mümkün olduğunca korumak, eğer yiyecek, içecek ve barınağa ihtiyaçları varsa bunları hayvanlar için temin etmek bizim en önemli görevlerimiz.
Hayvanlar da bu dünyada en az bizim kadar yaşamayı hak ediyor. Bu nedenle sıcak yaz günlerinde kapımızın önüne bir tas koymak belki bizim için önemsiz ama hayvanlar için hayat önem taşıyor.
Bu dünya sadece biz insanlara ait değildir, bizler bu dünyayı diğer canlılarla özelliklede hayvanlarla paylaşıyoruz. Onlar sorunlarını dile getiremiyor, konuşamıyor olsa da dünyada pek çok hayvan açlıktan ya da bakımsızlıktan yok oluyor. Bu nedenle biz insanların onlara karşı birtakım sorumluluklarımız bulunuyor.
Hayvanlara karşı en büyük görevimiz onları korumak ve onlara kötü davranmamak. Onlar doğal şartlarda yaşamlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Ancak bazen iklim koşulları bazen de doğal çevrenin tahrip olması sebebiyle bu doğal ortamlarında ihtiyaç duydukları şeylere ulaşamıyorlar. İşte bizim hayvanlara karşı sorumluluğumuz burada başlıyor. Onların doğal ortamlarını mümkün olduğunca korumak, eğer yiyecek, içecek ve barınağa ihtiyaçları varsa bunları hayvanlar için temin etmek bizim en önemli görevlerimiz.
Hayvanlar da bu dünyada en az bizim kadar yaşamayı hak ediyor. Bu nedenle sıcak yaz günlerinde kapımızın önüne bir tas koymak belki bizim için önemsiz ama hayvanlar için hayat önem taşıyor.
birbirini seven iki hayvan :) |
küresel ısınmanın dünyaya zararları nelerdir?
Küresel ısınma genel etkisinin 21. yüzyılda gösterecek. Dünyanın her noktasında küresel ısınma üzerine görüşmeler yapılıyor. Küresel ısınmanın yıkıcı olan etkilerinin nasıl engellenebileceği hakkında araştırmalar yapılıyor. Küresel ısınma ile birlikte deniz seviyeleri her yerde yükselecek. Ortalama 10 yıla kadar bu olaydan geri dönüş mümkün olmayacak.
Sera etkisiyle gezegenimiz günden geçtikçe yok olmaktadır. Gezegenimiz dünyayı saran bir kalkan bulunmaktadır. Bu kalkanda Nitrojen ve oksijen gazlarında oluşmaktadır. Bu kalkan Karbondioksit ve metan gazi nedeniyle çok zarar görmektedir.
Leeds üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan Profesör Chris Thomas Nature dergisine yazdığı yazıda Küresel ısınma 2050 yılına kadar dünyadaki bitki ve hayvan türlerinin ortalama 4/1′ini yok edecek demektedir. Otomobil ve fabrikaların çıkarttığı gazların küresel ısınmada en büyük etken olduğunu söylüyor profesör. Yine Thomasa göre 21.yüzyılın sonuna doğru dünyada görülmemiş bir sıcaklık görülecektir demektedir. Eğer çözüm üretilmezse kitlesel tükenişlerin tarihte hiç görülmemiş bir şekilde azalacağını söylemektedir.
Yer kürede 1992 yılında ortalama 12,500,000 tür yaşamaktaydı. Bu yok olma olayının hızlanmasında insanların etkeni çok büyüktür. Eğer bu tür azalması aynı hızla devam eder ve azalmaz ise dünyadaki türlerin yüzde 10 ile 15 lik bir kısımı 50 yada 100 yıl içinde tükenecektir.
Dünya besin üretimi giderek sınırlı sayılarda bitki türü ve çeşidini bağımlı hale gelmektedir. Balık stoğunun ortalama yüzde 45 lik bir kısımı tükenmiştir.
Yapılan Araştırmalara göre dünya üstündeki ortalama sıcaklık 20. yüzyılda 0,6 derece civarında artmıştır. Günümüze kadar son 40 yılda sıcaklık atmosferin 8 kilometre olan alt kısmına kadar yükselmiştir. Kar ve buzlanma ise ortalama yüzde 10 civarında bir azalma görülmüştür.
Bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre, 11 bin 700 yıl önce Afrika’yı etkisi altına alan hava dalgasıyla oluşan Kilimanjaro buzulu erimeye başladı. Science dergisinde yayımlanan araştırmada, “uydu verilerine bakılırsa, 2020 yılında Kilimanjaro’nun beyaz şapkası yok olacak” deniliyor. Yok olacağından söz edilen Kilimanjaro’nun tepesinde bulunan buz tabakası, şu anda bile susuzluk çeken Tanzanya’nın nehirlerini besleyen ana kaynak. 2025 yılı itibariyle dünya nüfusunun neredeyse yarısının su kıtlığıyla karşı karşıya kalacağı tahmin edilmektedir.
Sera etkisiyle gezegenimiz günden geçtikçe yok olmaktadır. Gezegenimiz dünyayı saran bir kalkan bulunmaktadır. Bu kalkanda Nitrojen ve oksijen gazlarında oluşmaktadır. Bu kalkan Karbondioksit ve metan gazi nedeniyle çok zarar görmektedir.
Leeds üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan Profesör Chris Thomas Nature dergisine yazdığı yazıda Küresel ısınma 2050 yılına kadar dünyadaki bitki ve hayvan türlerinin ortalama 4/1′ini yok edecek demektedir. Otomobil ve fabrikaların çıkarttığı gazların küresel ısınmada en büyük etken olduğunu söylüyor profesör. Yine Thomasa göre 21.yüzyılın sonuna doğru dünyada görülmemiş bir sıcaklık görülecektir demektedir. Eğer çözüm üretilmezse kitlesel tükenişlerin tarihte hiç görülmemiş bir şekilde azalacağını söylemektedir.
Yer kürede 1992 yılında ortalama 12,500,000 tür yaşamaktaydı. Bu yok olma olayının hızlanmasında insanların etkeni çok büyüktür. Eğer bu tür azalması aynı hızla devam eder ve azalmaz ise dünyadaki türlerin yüzde 10 ile 15 lik bir kısımı 50 yada 100 yıl içinde tükenecektir.
Dünya besin üretimi giderek sınırlı sayılarda bitki türü ve çeşidini bağımlı hale gelmektedir. Balık stoğunun ortalama yüzde 45 lik bir kısımı tükenmiştir.
Yapılan Araştırmalara göre dünya üstündeki ortalama sıcaklık 20. yüzyılda 0,6 derece civarında artmıştır. Günümüze kadar son 40 yılda sıcaklık atmosferin 8 kilometre olan alt kısmına kadar yükselmiştir. Kar ve buzlanma ise ortalama yüzde 10 civarında bir azalma görülmüştür.
Bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre, 11 bin 700 yıl önce Afrika’yı etkisi altına alan hava dalgasıyla oluşan Kilimanjaro buzulu erimeye başladı. Science dergisinde yayımlanan araştırmada, “uydu verilerine bakılırsa, 2020 yılında Kilimanjaro’nun beyaz şapkası yok olacak” deniliyor. Yok olacağından söz edilen Kilimanjaro’nun tepesinde bulunan buz tabakası, şu anda bile susuzluk çeken Tanzanya’nın nehirlerini besleyen ana kaynak. 2025 yılı itibariyle dünya nüfusunun neredeyse yarısının su kıtlığıyla karşı karşıya kalacağı tahmin edilmektedir.
küresel ısınmayı nasıl önleriz
Pek çok ülke, çevreye son derece zararlı olmasına karşın, özellikle kömür gibi fosil yakıtları kullanmaktadır.Kyoto protokolü sera gazı emisyonlarını azaltmaları için OECD ülkelerine çağrıda bulunmaktadır. Kyoto'da 2008-12 yılları arasında toplam sera gazı emisyonlarının 1990 yılı seviyesinin %5.4 altına çekilmesi hedeflenmiştir. ürünleri seçin.WF, dünya çapında yürüttüğü Powerswitch! kampanyasıyla, hükümetler ve iş dünyasını WF, dünya çapında yürüttüğü Powerswitch! kampanyasıyla, hükümetler ve iş dünyasını yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı konusunda sorumluluk almaya davet ediyor. Kampanya kapsamında, kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil yakıtlar ve nükleer enerji yerine su, jeotermal, biyokütle ve güneş enerjisinin kullanılması teşvik ediliyor.
Ulusal enerji stratejileri en az 30 yıllık bir süreyi öngörür şekilde hazırlanmalıdır. Diğer enerji kaynaklarının geliştirilmesine ve güvenli kullanımına yönelik politikalar belirlenilmelidir. Ulusal enerji politikasının oluşumuna sivil toplum kuruluşlarının ve yerel halkın katılması sağlanmalıdır.
Çevresel Etki Değerlendirmesi yapılmak koşuluyla, yerel ölçekte rüzgar ve güneş gibi alternatif enerji kaynaklarından yararlanılmalıdır.
Tarım, amonyak ve metan gibi değişik emisyonların atmosfere karışmasına neden olmaktadır. Avrupa amonyak emisyonunun 'ı çiftlik hayvanları ve kimyasal gübrelerden kaynaklanmaktadır. Kimyasal gübre kullanımı, bir sera gazı olan azotdioksit emisyonunu da artırır. Azot ve fosfor içeren gübrelerin kullanımı azaltılmalıdır.
Biz neler yapabiliriz?
-Enerji dostu ampuller kullanılmalı.
-Televizyonlar bekleme konumunda bırakılmamalı.
-Doğru ışıklandırma kullanılmalı.
-Klima yerine vantilatör kullanılmalı.
-Evler ısı kaybına karşı yalıtılmalı.
-Eşyalar, radyatörleri kapatmayacak şekilde yerleştirilmeli.
Su kaynaklarının kıtlığı da bir başka önemli sorun. Ancak, alınabilecek önlemler de yok değil.
-Diş fırçalama, bulaşık yıkama, traş esnasında musluk açık bırakılmamalı.
-Daha az su tüketen yeni teknoloji klozetler kullanılmalı.
-Klozetlere asılan temizleme maddeleri kullanılmamalı.
-Çamaşır suyu tüketimi en aza indirilmeli.
-Akan tesisatlar onarılmalı.
-Hortumla sulama ve yıkama yapılmamalı.
-Suyu, kireç ve bakterilerden arındıran filtreler kullanılmalı.
Çevre örgütleri, tüketicileri ulaşım sektörü konusunda da uyarıyor.
Bu sektör, yenilenemeyen enerji kaynaklarının baş tüketicisi ve sektörde kullanılan gazların emisyonları, hava kirliliğine, iklim değişikliklerine neden oluyor.
-Toplu taşıma araçları tercih edilmeli.
-Kısa mesafelere arabayla gitmek yerine, yürümeli.
-Kurşunsuz benzin tüketen araçlar tercih edilmeli.
-Aracın taşıma kapasitesi aşılmamalı.
-Uzun duraklamalarda aracın kontağı kapatılmalı.
Çevre örgütleri, tüketicilere geri dönüşümü bir yaşam tarzı olarak benimsemelerini, alışveriş sırasında aşırı tüketimden kaçmalarını öğütlüyor.
Tüketicilerin özenli davranması gereken en önemli konuların başındaysa ambalaj tüketimi geliyor. Zira plastik ambalajların doğada kaybolma süresi bin yılı buluyor.
-Tüketiciler, uzun ömürlü ürünlere yönelmeli.
-Geri dönüştürülemeyen ambalajlarda satılan ürünler alınmamalı.
-Başta PVC olmak üzere, plastik ambalajlardan kaçınmalı.
-Şişe ve kavanoz gibi cam ürünler tercih edilmeli.
-Plastik poşet ve yiyecek kapları gibi ürünler yeniden kullanılmalı.
-Alışverişlerde plastik poşet kullanılmamalı.
-Cam malzemeler, organik çöplerle birlikte atılmamalı.
Gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelen bilgisayarların yarattığı kirlilik de azımsanacak gibi değil.
-Elektrik tüketimi daha düşük modeller alınmalı.
-Yazıcıdan kağıt çıktısı alınması asgariye indirilmeli.
-Bilgisayarlar bekleme konumunda bırakılmamalı.
-Kullanılmayan bilgisayarlar atılmamalı
Ulusal enerji stratejileri en az 30 yıllık bir süreyi öngörür şekilde hazırlanmalıdır. Diğer enerji kaynaklarının geliştirilmesine ve güvenli kullanımına yönelik politikalar belirlenilmelidir. Ulusal enerji politikasının oluşumuna sivil toplum kuruluşlarının ve yerel halkın katılması sağlanmalıdır.
Çevresel Etki Değerlendirmesi yapılmak koşuluyla, yerel ölçekte rüzgar ve güneş gibi alternatif enerji kaynaklarından yararlanılmalıdır.
Tarım, amonyak ve metan gibi değişik emisyonların atmosfere karışmasına neden olmaktadır. Avrupa amonyak emisyonunun 'ı çiftlik hayvanları ve kimyasal gübrelerden kaynaklanmaktadır. Kimyasal gübre kullanımı, bir sera gazı olan azotdioksit emisyonunu da artırır. Azot ve fosfor içeren gübrelerin kullanımı azaltılmalıdır.
Biz neler yapabiliriz?
-Enerji dostu ampuller kullanılmalı.
-Televizyonlar bekleme konumunda bırakılmamalı.
-Doğru ışıklandırma kullanılmalı.
-Klima yerine vantilatör kullanılmalı.
-Evler ısı kaybına karşı yalıtılmalı.
-Eşyalar, radyatörleri kapatmayacak şekilde yerleştirilmeli.
Su kaynaklarının kıtlığı da bir başka önemli sorun. Ancak, alınabilecek önlemler de yok değil.
-Diş fırçalama, bulaşık yıkama, traş esnasında musluk açık bırakılmamalı.
-Daha az su tüketen yeni teknoloji klozetler kullanılmalı.
-Klozetlere asılan temizleme maddeleri kullanılmamalı.
-Çamaşır suyu tüketimi en aza indirilmeli.
-Akan tesisatlar onarılmalı.
-Hortumla sulama ve yıkama yapılmamalı.
-Suyu, kireç ve bakterilerden arındıran filtreler kullanılmalı.
Çevre örgütleri, tüketicileri ulaşım sektörü konusunda da uyarıyor.
Bu sektör, yenilenemeyen enerji kaynaklarının baş tüketicisi ve sektörde kullanılan gazların emisyonları, hava kirliliğine, iklim değişikliklerine neden oluyor.
-Toplu taşıma araçları tercih edilmeli.
-Kısa mesafelere arabayla gitmek yerine, yürümeli.
-Kurşunsuz benzin tüketen araçlar tercih edilmeli.
-Aracın taşıma kapasitesi aşılmamalı.
-Uzun duraklamalarda aracın kontağı kapatılmalı.
Çevre örgütleri, tüketicilere geri dönüşümü bir yaşam tarzı olarak benimsemelerini, alışveriş sırasında aşırı tüketimden kaçmalarını öğütlüyor.
Tüketicilerin özenli davranması gereken en önemli konuların başındaysa ambalaj tüketimi geliyor. Zira plastik ambalajların doğada kaybolma süresi bin yılı buluyor.
-Tüketiciler, uzun ömürlü ürünlere yönelmeli.
-Geri dönüştürülemeyen ambalajlarda satılan ürünler alınmamalı.
-Başta PVC olmak üzere, plastik ambalajlardan kaçınmalı.
-Şişe ve kavanoz gibi cam ürünler tercih edilmeli.
-Plastik poşet ve yiyecek kapları gibi ürünler yeniden kullanılmalı.
-Alışverişlerde plastik poşet kullanılmamalı.
-Cam malzemeler, organik çöplerle birlikte atılmamalı.
Gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelen bilgisayarların yarattığı kirlilik de azımsanacak gibi değil.
-Elektrik tüketimi daha düşük modeller alınmalı.
-Yazıcıdan kağıt çıktısı alınması asgariye indirilmeli.
-Bilgisayarlar bekleme konumunda bırakılmamalı.
-Kullanılmayan bilgisayarlar atılmamalı
doğanın öfkesi
Dünyayı bekleyen en büyük çevre felaketlerinin tetikleyicisi olarak nitelendirilen ‘küresel iklim değişikliği’ hakkında Kanada’nın Montreal şehrinde bir konferans düzenlendi. Gezegenin dört bir yanından bin kadar bilim insanının katıldığı konferansta verilen mesajlar dünyayı yakın gelecekte bekleyen iklim tehlikelerini gözler önüne serdi. Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren Dünya Meteoroloji Örgütü’nün organize ettiği toplantıda, “Küresel ısınma artık geri dönülemez bir noktada. Mesele iklim değişikliğine adapte olabilmek” mesajı verildi. Teksas Üniversitesi’nden Jennifer Vanos 21′inci yüzyılın ilk 10 yılında dünya yüzeyinin 0.47 derece daha ısındığını ve bu durumun daha hızlı bir buharlaşmayı tetiklediğini söyledi. Vanos, hızlı buharlaşmanın atmosfer olaylarının şiddetini 2 katına çıkarabileceğini bildirdi.
40 METRELİK DALGALAR OLUŞACAK
2050 yılında dünyanın yaklaşık 1.5 derece daha ısınacağını tahmin ettiklerini belirten Utah Eyalet Üniversitesi’nden Siman Wang da “Buharlaşma süreci hızlandıkça, bulutlar daha hızlı oluşacak, yağmurlar daha şiddetli yağacak” dedi. Wang, geçen kış ABD’yi etkisi altına alarak sıradışı manzaralara neden olan dondurucu soğukların daha sık görüleceğini de sözlerine ekledi. Bilim insanları soğukların olduğu kadar sıcakların da kuvvetini artıracağını öngörüyor. İngiltere’nin Reading Üniversitesi’nden Paul Williams da bu durumun sivil ulaşım üzerinde oluşturabileceği etkileri ele aldığı konuşmasında 2050′de, türbülansların 2 kat artacağını belirtti. Havayolu şirketlerinin bu durum için hazırlık yapması gerektiğini bildiren Williams denizlerin de bu durumdan nasibini alacağını söyledi. Williams’ın öngörülerine göre günümüzde 20 metreye kadar ulaşan dalgaların görüldüğü okyanuslarda 40 metre boyunda dev dalgalara rastlanacak. Jennifer Vanos konuşmasında insanoğlunun bu gerçekle yaşamaya alışması gerektiğini belirterek, “Şehir düzenleri ve yaşam alışkanlıkları iklim değişikliğine göre tekrar tasarlanmalıdır” çağrısında bulundu.
40 METRELİK DALGALAR OLUŞACAK
2050 yılında dünyanın yaklaşık 1.5 derece daha ısınacağını tahmin ettiklerini belirten Utah Eyalet Üniversitesi’nden Siman Wang da “Buharlaşma süreci hızlandıkça, bulutlar daha hızlı oluşacak, yağmurlar daha şiddetli yağacak” dedi. Wang, geçen kış ABD’yi etkisi altına alarak sıradışı manzaralara neden olan dondurucu soğukların daha sık görüleceğini de sözlerine ekledi. Bilim insanları soğukların olduğu kadar sıcakların da kuvvetini artıracağını öngörüyor. İngiltere’nin Reading Üniversitesi’nden Paul Williams da bu durumun sivil ulaşım üzerinde oluşturabileceği etkileri ele aldığı konuşmasında 2050′de, türbülansların 2 kat artacağını belirtti. Havayolu şirketlerinin bu durum için hazırlık yapması gerektiğini bildiren Williams denizlerin de bu durumdan nasibini alacağını söyledi. Williams’ın öngörülerine göre günümüzde 20 metreye kadar ulaşan dalgaların görüldüğü okyanuslarda 40 metre boyunda dev dalgalara rastlanacak. Jennifer Vanos konuşmasında insanoğlunun bu gerçekle yaşamaya alışması gerektiğini belirterek, “Şehir düzenleri ve yaşam alışkanlıkları iklim değişikliğine göre tekrar tasarlanmalıdır” çağrısında bulundu.
çevreye karşı sorumluluklarımız
evet arkadaşlar bazıları bunları yapmıyor olabilir ama yapmaya önem gösterelim :)
Yaşadığım çevreye karşı sorumluluklarım: Temiz tutmak ve korumak
Temiz bir çevreye sahip olmak sadece insanlar için değil, tüm canlılar için önemlidir. Çünkü insanlar ve tüm canlılar çevre ile iç içe yaşamaktadır.
Çevreye Karşı Sorumluluklarımız nelerdir?
Yaşadığım çevreye karşı en büyük sorumluluğumuz, çevremizi temiz tutmak ve korumkatır.
Çevreye karşı sorumluluklarımız
Çevreye karşı sorumluluklarımız nedir Çevreye karşı sorumluluklarımız hakkında bilgi, Çevreye karşı sorumluluklarımız ne demek, Çevreye karşı sorumluluklarımız anlamı, Çevreye karşı sorumluluklarımız açıklaması, Çevreye karşı sorumluluklarımız ne demek açıklayınızÇevreye karşı sorumluluklarımız hakkında bilgi
Evimiz, evimizin etrafı, bahçemiz, mahallemiz, cadde ve sokaklar, denizler, ovalar, dağlar, nehirler, dünya'mızı kuşatan atmosfer tabakası çevremizi oluşturur.Yaşadığım çevreye karşı sorumluluklarım: Temiz tutmak ve korumak
Temiz bir çevreye sahip olmak sadece insanlar için değil, tüm canlılar için önemlidir. Çünkü insanlar ve tüm canlılar çevre ile iç içe yaşamaktadır.
Çevreye Karşı Sorumluluklarımız nelerdir?
Yaşadığım çevreye karşı en büyük sorumluluğumuz, çevremizi temiz tutmak ve korumkatır.
- Ormanlarda izinsiz Ağaç kesmeyip, ateş yakmamalıyız
- Fabrikaların zehirli atıkları ve kanalizasyon suları akarsulara, göllere ve denizlere akıtılmamalıdır
- Çöpleri rastgele çevreye, akarsulara, göllere ve denizlere atmamalıyız
- Kaliteli yakıtlar kullanmalıyız
- çevre kirliliğine yol açacak her türlü davranıştan uzak kalmalıyız
- Çevre sorunlarının çözümü için sivil toplum kuruluşlarına yardımcı olmalıyız
- Çevre sorunlarının önlenmesi için devletin çeşitli zorunluluklar getirmesi gerekmektedir
- bedenimizi çevremizi, evimizi ve barkımızı tertemiz tutmalıyız
- Çevre bakanlığı daha aktif bir şekilde çalışmalıdır
- Yerel yönetimler çevre sorunlarına daha fazla ilgi göstermelidir
- İçinde yaşadığımız ve barındığımız dünyamızın havasını, suyunu, toprağını ve doğal kaynaklarını kirletmemek için önleyici tedbirler almalıyız.
doğal çevrenin yaraları nelerdir?
bu konuda çok soru alıyoruz o yüzden yazalım dedik :)
Doğal çevrenin bir diğer adı da “Ekosistem” dir. Ekosistem, bir alandaki canlı organizmalar ve cansız varlıkların hepsinin birden oluşturduğu sistemdir.
Organizmalarla cansız çevre elementleri birbiriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Karşılıklı olarak madde alışverişi yapacak biçimde birbirlerine etki yapan organizmalarla, cansız maddelerin bulunduğu herhangi bir doğa parçası bir ekosistemdir.
Ekosistem yaklaşımı, bireysel organizmalar ya da topluluklardan çok tüm alanın işlevlerinin nasıl olduğuyla ilgilenir. Bir alandaki organizmalar ve cansız çevreleriyle olan ilişkilerine bakar. Bir ekosistem, temel olarak abiyotik maddeler, üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılardan oluşur. Ekosistemlerde yaşam, enerji akışı ve besin döngüleriyle sürer. Açık bir sistem olan ekosistemde, enerji ve besin giriş-çıkışı süreklidir.(Sistem Teorileri ve Sibernetik düşüncesi de ekosistemden doğar.)
Bir ekosistemin dört temel bileşeni vardır. Üreticiler ototroflar, tüketiciler (hetotroflar), ayrıştırıcılar (saprofitler) ve doğal çevre. İlk üç bileşen, dördüncü bileşenin oluşturduğu cansız doğa içinde varlıklarını sürdüren canlı yaşamı kapsar. Cansız doğal çevre ile bu çevre içinde yaşamlarını sürdüren canlılar arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri inceleyen bilim dalına ekoloji adı verilir.
Doğal Çevrede Sosyal Yaşam
İçinde bulunduğumuz canlı, cansız tüm varlıkların birbirleri ile ilişkilerini içine
alan ortam.
Doğal çevre olmasaydı sosyal yaşam olmazdı. Sosyal yaşamın devam edebilmesi için doğal çevrenin temiz ve düzenli bir şekilde işlemesi gerekir. Örneğin; insanların sağlıklı bir hayatı olması konusunda doğal çevrenin önemli bir yeri vardır. Doğal Çevrenin Sosyal Üzerindeki Etkileri
Doğal çevre sakinlerinden ağaçlar aldığımız oksijeni büyük bir oranda
artırdığı için, çevreyi yeşillik yönünden zenginleştirmemiz gerekir. Doğayı temiz tutup çevreyi kirleten etkenleri ortadan kaldırmalıyız. Ve bunun gibi doğayı koruyacak davranışlarda bulursak; sosyal hayatımızda önemli bir yeri
olan doğayı korumuş oluruz. Doğal çevrede sosyal yaşama örnek davranışlar; yeşillik yerlerde piknik, orman ve uygun yerlerde yürüyüş, kırlarda oyun oynamak bunlardan bazılarıdır.
Doğal çevrenin bir diğer adı da “Ekosistem” dir. Ekosistem, bir alandaki canlı organizmalar ve cansız varlıkların hepsinin birden oluşturduğu sistemdir.
Organizmalarla cansız çevre elementleri birbiriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Karşılıklı olarak madde alışverişi yapacak biçimde birbirlerine etki yapan organizmalarla, cansız maddelerin bulunduğu herhangi bir doğa parçası bir ekosistemdir.
Ekosistem yaklaşımı, bireysel organizmalar ya da topluluklardan çok tüm alanın işlevlerinin nasıl olduğuyla ilgilenir. Bir alandaki organizmalar ve cansız çevreleriyle olan ilişkilerine bakar. Bir ekosistem, temel olarak abiyotik maddeler, üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılardan oluşur. Ekosistemlerde yaşam, enerji akışı ve besin döngüleriyle sürer. Açık bir sistem olan ekosistemde, enerji ve besin giriş-çıkışı süreklidir.(Sistem Teorileri ve Sibernetik düşüncesi de ekosistemden doğar.)
Bir ekosistemin dört temel bileşeni vardır. Üreticiler ototroflar, tüketiciler (hetotroflar), ayrıştırıcılar (saprofitler) ve doğal çevre. İlk üç bileşen, dördüncü bileşenin oluşturduğu cansız doğa içinde varlıklarını sürdüren canlı yaşamı kapsar. Cansız doğal çevre ile bu çevre içinde yaşamlarını sürdüren canlılar arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri inceleyen bilim dalına ekoloji adı verilir.
Doğal Çevrede Sosyal Yaşam
İçinde bulunduğumuz canlı, cansız tüm varlıkların birbirleri ile ilişkilerini içine
alan ortam.
Doğal çevre olmasaydı sosyal yaşam olmazdı. Sosyal yaşamın devam edebilmesi için doğal çevrenin temiz ve düzenli bir şekilde işlemesi gerekir. Örneğin; insanların sağlıklı bir hayatı olması konusunda doğal çevrenin önemli bir yeri vardır. Doğal Çevrenin Sosyal Üzerindeki Etkileri
Doğal çevre sakinlerinden ağaçlar aldığımız oksijeni büyük bir oranda
artırdığı için, çevreyi yeşillik yönünden zenginleştirmemiz gerekir. Doğayı temiz tutup çevreyi kirleten etkenleri ortadan kaldırmalıyız. Ve bunun gibi doğayı koruyacak davranışlarda bulursak; sosyal hayatımızda önemli bir yeri
olan doğayı korumuş oluruz. Doğal çevrede sosyal yaşama örnek davranışlar; yeşillik yerlerde piknik, orman ve uygun yerlerde yürüyüş, kırlarda oyun oynamak bunlardan bazılarıdır.
çevreyi nasıl koruruz
Üzerinde yaşadığımız dünyanın doğal yaşamını sürdürmesi, bunun içinde doğal kaynakların mantıklı ve tedbirli kullanılması giderek insanlığın ortak dileği oluyor.
Dünyamızın doğal dengesinin bozulması ve kirlenmesi; çok kötü şeylere sebep olabilir.
İnsanların böyle düşünmesinin nedeni yaşadığımız yıllarda çevrenin hiç bir dönemde olmadığı kadar kirlenmesi sorunuyla karşı karşıya kalması sorununda yatıyor.Eğer biraz daha dikkatli olup, çevremize önem verirsek bunları engelleyebiliriz.
* Sulara elimizden geldiğince atıklarımızı boşaltmayalım,* Biriken çöpleri hemen kaldıralım ,
* Kanalizasyon borularındaki patlamaları hemen yetkililere bildirelim,
* Yakıtların tam yakılmasını sağlayalım.Böylece hem enerji kaybını, hem de hava kirliliğini önlenmiş oluruz.
* Soluduğumuz havanın, içtiğimiz ve kullandığımız suların, bulunduğumuz yerin temiz olmasını istiyorsak çevre kirlenmesine engel olalım.
* Doğal çevre bizim çevremizdir. Biz doğayı korudukça doğa da bizleri korur. Havaya, suya, toprağa karışan kimyasal artıklar doğayı etkiliyor. Bu artıkların çoğalması insan sağlığını bozuyor. Kısaca çevre sorunları, sağlımızla yakından ilgili bir konudur
Dünyamızın doğal dengesinin bozulması ve kirlenmesi; çok kötü şeylere sebep olabilir.
İnsanların böyle düşünmesinin nedeni yaşadığımız yıllarda çevrenin hiç bir dönemde olmadığı kadar kirlenmesi sorunuyla karşı karşıya kalması sorununda yatıyor.Eğer biraz daha dikkatli olup, çevremize önem verirsek bunları engelleyebiliriz.
* Sulara elimizden geldiğince atıklarımızı boşaltmayalım,* Biriken çöpleri hemen kaldıralım ,
* Kanalizasyon borularındaki patlamaları hemen yetkililere bildirelim,
* Yakıtların tam yakılmasını sağlayalım.Böylece hem enerji kaybını, hem de hava kirliliğini önlenmiş oluruz.
* Soluduğumuz havanın, içtiğimiz ve kullandığımız suların, bulunduğumuz yerin temiz olmasını istiyorsak çevre kirlenmesine engel olalım.
* Doğal çevre bizim çevremizdir. Biz doğayı korudukça doğa da bizleri korur. Havaya, suya, toprağa karışan kimyasal artıklar doğayı etkiliyor. Bu artıkların çoğalması insan sağlığını bozuyor. Kısaca çevre sorunları, sağlımızla yakından ilgili bir konudur
merhaba
merhaba arkadaşlar ben bu bloğu çevreyi korumak ve herkezi bilinçlendirmek amacıyla kurdum umarım beğenirsiz :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)