Nüfus artışıyla şehirleşmenin hız kazanması, sanayi bölgelerine sahip
merkezlerde yoğunlaşan kalabalık insan toplulukları, sağlıksız
konutlar, gecekondular görünüm kirliliğinin başlıca sebeplerini
oluşturmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu daha çok
görülmektedir. Gelişmiş olan ülkelerde konut yapımları belli bir proje
dahilinde doğaya en az zarar verecek şekilde yapılmaya çalışılıyor.
Fakat gelişmekte ve geri kalmış ülkelerde bunlar gözetilmeden
yapıldığı için çarpık kentleşmenin yanında görüntü kirliliğini de ortaya
çıkarmış oluyor. Ayrıca ormanlık arazilerin yakılarak, kesilerek
ortadan kaldırılması, çıplak arazilerin ortaya çıkması erozyon ve inşaat
yapılarak kirletilmesine neden olmaktadır.
Endüstriyel
tesislerin kıyı kesimlerinde, orman içlerine göl havzalarına kurulması
da insanların göz zevkini bozmakta insanların rahatlamasını
engellemektedir. Arsa ve arazilerin kentlerin gelişme yönlerinden
saptırılması ulusal ve doğa koruma alanlarının giderek bu yerleşmelerin
sanayi tesislerinin içinde kalması da görüntü kirliliğinin oluşmasına
neden olan faktörlerdendir.
Elektrik,
su, telefon sistemleri için yapılan şehir içi kazılar, yol onarım
çalışmaları amacıyla açılan daha sonra kapatılamayan çukurlar, ortalığa
bırakılan döküntüler ve molozlar da görüntü kirliliğine neden
olmaktadır. Kıyı kumsallarının, çakıl, kum alınan ırmak vadilerinin,
alüvyon birikim alanlarının delik deşik edilmesi de görünüm kirliliğine
neden olmaktadır.
İmar yanlışlıkları, binaların rastgele kurulması, ilan, reklam, pano,
afiş pankartlarının gelişi güzel bir şekilde etrafa asılması,
yerleştirilmesi de görünümü bozmaktadır. Bazı yerlerde insanların
ölümlerine bile sebep olabilmektedir. Fakat insanlarımız bu görüntülere
ilgisiz kalmakta ve düzeltmek için hiçbir çaba harcamamaktadır. Görüntü
kirliğine artık dur diyelim.